Şehzade Burhanettin Efendi Yalısı
II. Abdülhamid’in oğlu Şehzade Burhanettin Efendi için satın alınan ve günümüzde Erbilgin yalısı olarak da bilinen yalı Boğaziçi’nin en büyük yalılarından birisidir. Yeniköy’ün en gözde yerinde 60 metrelik rıhtımı ile Kıbrıslı yalısının ardından en uzun rıhtıma sahip olan yalı toplam 3600 m2 kullanıma sahiptir. Yalının arkasındaki korusu ile bağlantısını sağlayan köprü, 1957 yılında yol istimlakı sebebiyle yıktırılmıştır. 1. Dünya savaşı ile İstanbul2dan ayrılan Burhanettin Efendi’den sonra yalı Türk asıllı Mısırlı Ahmed İhsan Bey’e geçmiş, 1985 yılında ise Erbilgin ailesine geçmiştir. Uzun yıllar Erbilgin ailesinde kalan yalı günümüzde Katar’lı ünlü bir iş adamına aittir. Forbes dergisinin 2014 yılında yaptığı sıralamada dünyanın en pahalı evleri listesinde 4. sırada yer almıştır.
Huber Köşkü
Yeniköy- Tarabya yolundan geçerken yemyeşil ağaçların arasında gösterişli mimarisi ile yükselen Huber Köşkü… 34 hektarlık korusuyla Boğaziçi’nin en geniş yeşil alanlarından biri olma özelliğini koruyan köşk, “Art Nouveau” üslubunda yapılmış mimarisinin yanı sıra tarihi ile de dikkat çekmektedir. Mimari ve yapım yılı konusunda net bir bilgi olmamaklar birlikte, birçok yalıya imza atılmış ünlü mimar Raimondo D’Aronco tarafından 19.yy. sonu, 20.yy. başında yapıldığı düşünülmektedir. Alman Mauser ve Krupp firmalarının temsilciliğini yapan silah komisyoncusu Huber kardeşler tarafından yaptırılan köşk bugün hala aynı isimle anılmaktadır. Huber kardeşlerin ikinci meşrutiyetin ilanı ile ülkelerine dönmesinden sonra köşk birkaç defa el değiştirmiş; 1985 yılında ise kamulaştırılmış ve Cumhurbaşkanlığı Yazlık Köşkü olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Edib Efendi Yalısı
Boğaz’ın en büyük yalılarından ve bölgesindeki en uzun cepheli yalılardan (39 metre) biri olan Edib Efendi Yalısı ismini Osmanlı Devleti’nde Maliye Nazırı, Defter-i Hakani gibi önemli görevlerde bulunmuş Edib İbrahim Efendi’den almıştır. 19.yy. başlarında geleneksel Boğaz yalıları üslubunda yapılan ve İki bölümden oluşan yalının en önemli özelliklerinden birisi harem bölümünün Vaniköy’de, selamlık bölümü ise Kandilli’de bütün yalıları kül eden yangından kurtulan yalı Anadolu Yakası’ndaki Akıntıburnu’nda bütün ihtişamıyla duruyor. Boğaz akıntılarının çok güçlü olduğu bir noktada bulunduğu için yalının önünde ‘Yedekçi’ hakkı denen bir boşluk bırakılmış. Osmanlı’da, yedekçiler akıntıya karşı koyamayan kayık ve tekneleri halatla çekip, karşılığında ücret alırlarmış.
Recaizade Mahmut Ekrem Yalısı
Yeniköy sahildeki ilk yalı olan ve Tazminat döneminde ünlü yazarlarından Recaizade Mahmut Ekrem’in adıyla anılan yalının edebiyat tarihinde önemli yer vardır. Yazarın Servet-i Fünun ekolünün karargâhı haline getirdiği yalı 20.yy. başlarında ‘Yazarlar Yalısı’ olarak nam salmış ve Tevfik Fikret, Halit Ziya Uşaklıgil gibi ünlü yazarları ağırlamıştır. Sultan II. Abdülhamit döneminde, yalının iskelesinden Çubuklu’daki Hıdiv Abbas Hilmi Paşa ile haberleştiği iddialarının arkasından yalıyı satmak zorunda kalan yazar Cihangir’e yerleşmiştir. Yalı, Selamlık, haremlik ve müştemilat binası olma üzere üç binadan oluşur.
Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı
300 yıllık İstanbul’un eski sivil mimari örneği… Köprülü Yalısı olarak da bilinen yalı 1699 yılında Anadolu Hisarı’nda yapılmıştır ve İstanbul’daki bilinen en eski konut ünvanını korumaktadır. Köprülü ailesinden Amcazade Hüseyin Paşa için yaptırılmıştır. Osmanlı devlet adamlarının yalılarının kırmızı olması geleneğine uygun olarak aşı rengiyle dikkate çekmektedir. Osmanlı tarihinde büyük önemi olan Pasarofça ve Karlofça anlaşmalarının taslakları burada hazırlanmıştır. 1893 Rus savaşı sırasında göçmenlerin buraya yerleştirilmesi sebebiyle yalı oldukça tahrip olmuş ayrıca 19.yy. sonunda günümüze sadece selamlık bölümünün divanhanesi kalmıştır.
Mabeyinci Faik Bey Yalısı
Beylerbeyi’nde 1890 yılında Mabeyinci Faik Bey tarafından yaptırılan yalı her iki ucunda bulunan yeşil külahlı iki kulesi ile çok etkileyicidir ve Osmanlı mimarisinde fark yaratmaktadır. II. Abdülhamid döneminde Yıldız Sarayı’nda ve Hariciye Nezareti’nde görev yapan Mabeyinci Faik Bey Sultan Abdülaziz döneminin yalılara hayranlık duyduğu için kendi çağının modasına uymamış ve yalının içini de eski Osmanlı zevkine göre yaptırmıştır. Galatasaray Lisesi mezunu olan, sanat ve edebiyatla yakından ilgilenen Faik Bey’in Beylerbeyi’ndeki yalısında edebi sohbetler ve fasıllar yapılırdı. Kült ve bir film olan Topkapı (1964) filminin çekimlerinde de Mabeyinci Faik Bey Yalısı kullanılmıştır.